Uyuşturucu Madde Bağımlılığı

Nedir bu uyuşturucu maddeler ve bağımlılığı?

Tıp dilinde uyuşturucu madde bağımlılığı “Kişinin tabii veya sentetik yolla elde edilen bir maddeyi iradesi dışında almak zorunda kalışı” veya “kendini psişik ve bazen ilave olarak fizyolojik belirtilerle gösteren ve alınan maddeye karşı arzu veya açlık oluşmasından ötürü o maddenin kişi tarafından devamlı ya da periyodik olarak kullanılmasıyla ortaya çıkan durum” olarak tarif edilmektedir.Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) uyuşturucu bağımlılığında bilhassa şu özellikleri tespit etmiştir:

  • İrade ve mantık ile önlenemeyen uyuşturucu kullanma isteği.
  • Uyuşturucu maddenin giderek artan dozda kullanılmasının engellenememesi.
  • Kişinin uyuşturucuya fiziki ve ruhi olmak üzere tam bağımlılığı,
  • Bağımlının şahsiyetinin tamamen çöküşü,bedenen ve ruhen meydana gelen ve hayatına mal olabilen tahribat.

Gerek İlaç Gerekse Uyuşturucu Bağımlılığının Yayılmasındaki Etken Faktörler:
1.Toplum içinde tıbbın ve ilaçların bütün sorunları çözümlediği hakkında geniş ve yaygın bir yanlış inanışın olması ve çoğu zaman bu nedenle sıkıntılardan ve korkulardan kurtulmak ve beğenmediği çevreden geçici bir süre uzaklaşmak için kişilerin ilaç alma eğiliminin doğması,
2.Uyuşturucu maddelerin gelip geçici olarak keyif, ferahlık ve mutluluk vermesi,
3.Gençlerin, çevrenin ve geleneklerin baskısını kırma, onlardan bağımsız olduğunu gösterme isteği. Bu tür gençler, giyiniş, zevk ve davranış yönünden farklı olan bir alt grup oluşturarak diğer gençler içinde özendirici olmaları. Bazı uyuşturucuların yaratıcılık verdiği, öğrenmeyi kolaylaştırdığı hakkındaki yanlış inanış…
4.Uyuşturucuların gençler arasında sosyal ilişkiyi kuram aracı olarak kabul edilmesi, ruhi inhibisyondan ve pısırıklıktan kurtulmak için bu tür maddelerin alma isteğinin olması.
5.Uyuşturucuların bazı toplumlarda kolaylıkla elde edilmesi.

Uyuşturucu Madde Alışkanlığının Genelde Dört Özelliği Sahip Olduğu Görülür:
1.İnsan beynini uyuşturması ve iradeyi dumana uğratması, yeni uyuşturuculuk vasfı,
2.Hangi şart altında olursa olsun uyuşturucu maddeyi veya ilacı kullanmayı sürdürmekte önüne geçilmez bir arzu ve ihtiyacın duyulması.
3.Zamanla kullanım miktarının artırılması lüzumu.
4.İlacın tesirine karşı Psikolojik veya Fizyolojik bir ihtiyacın duyulması. Yani bağımlılığın oluşması.

Gelişen teknolojiye paralel olarak gittikçe bağımlılık yapıcı uyuşturucu maddelerin adetleri artmaktadır.
Bunların her birisinin insana olan etkisi ve bu etkiden ortaya çıkan zararlar bazı farklılıklar göstermiş olmakla beraber, bir genelleştirme yaparak ortalama bir şekilde yapmış oldukları zararları şöyle sıralayabiliriz:
Müptelanın yanlış olarak alacağı miktarı hesaplamaması üzerine ölüme, kollaps ve koma ortaya çıkabilir.
Kişi birkaç defa uyuşturucuyu aldıktan sonra hemencecik alışkanlık husule gelir.
Maddeye karşı gittikçe bağımlılığı (fizyolojik ve psikolojik anlamlarda ve toleransı (aynı etkiyi elde etmek için gittikçe artan miktar) artar.
Bu durumda maddeyi elde etmek için müptelanın dünyada feda etmeyeceği hiçbir şey söz konusu değildir. Beyin dokusunun kimyası, fizyolojisi değişmiş olduğu içindir ki, ruhsal elementlerin, fonksiyonların teker teker her birisi normal dışı bir şekilde çalışmaya başlarlar. Böylece algılama, zeka, bellek, düşünce, muhakeme, bilinç, irade, iç görü, duygulanım, kişilik, konuşma, otokritik tutum, davranış bozuklukları, çarpıklıkları, kusurları ortaya çıkar ve müptela kişi bunlarla, düşük bir düzeyden ait olduğu toplum içerisinde yaşamını sürdürüp, uyumunu (adaptasyonunu) sağlamaya çalışır. Sonuç itibariyle, dejenere olur, bunar gider. Amacını yitirip, rollerini kaybeder. Suç işlemeye karşı büyük bir eğilim göstermeye başlar. Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin türüne göre etkileri ve bağımlılık yaratan miktarı farklı olmakla birlikte bu tür maddelerin hepsi de doğrudan bağımlılık sağlar ve doğrudan doğruya kişinin bilinç alanını etkiler. Bilinç üzerine etkileri sıra ile şöyledir:

Bilinç Alanının Daralması: Düşüncelerin bağlanmasında güçlük, dikkat yöneltilmesinde yetersizlik.
Bilinç Alanındaki Şaşkınlık: Kişi sis perdesi varmış gibi dış dünyadan ayrılır.
Bilinç Alanının Bulutlanması: Bilincin açıklığı kaybolmuştur. Kişi şaşkın, donuk, duygusuz ve ağır durumdadır.
Bilinç Bulanıklığı: Kişinin kendisi ve çevresi ile ilgili uyumu bozulmuştur. Durgun ve donuk olabildikleri gibi taşkınlıkta gösterebilir.
Alacakaranlık Durumu: Rüyayı andıran bilinç bulanıklığıdır.
Koma Öncesi: Bilinç kaybının başladığı dönemdir. Hasta en çok şiddetli bedensel uyarılara cevap verir.
Koma: Uyarılara cevap alınmaz. Gözler birbirinden ayrı olarak istem dışı hareket edebilir.
Ölüm: Göz bebeklerin küçülüp, iğne başı gibi olması geri dönülemez duruma gelindiğini
gösterir. Sonuç ölümdür.

Paylaş:
Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.