Günümüzde halen kalp sağlığına yönelmiş en büyük tehdit sigara. Bugün sigara deneme yaşı ilkokul çocuklarına inmiş durumda. Oysa benim gençliğimde başlama yaşı askerlikti. İkinci en büyük tehlike obezitedir. Okullara gidin, çocukların hepsinde büyüme ve gelişim bozuklukları görürsünüz. Spor yapma alışkanlıkları çocuklara kazandırılmıyor. Yetişkinler için de aynı durum geçerli. Beslenme çok kötü. Bunun yanından anormal stresliyiz. Trafikte de stres var, televizyon programlarında da. Kalp hastalıkları yaşı çok aşağı indi. Bir de bizim en büyük felaketimiz, sessiz kalp hastalığı. Hasta olmadan kalp krizi geçirmeden teşhis etme olanaklarımız arttı, geliştirmemiz gerekiyor.
Gelelim son günlerde güncel konu nişasta bazlı şekere…
Mısır şurubu şerbeti, früktozdan elde edilen şekerdir. Normal şeker yüzde 50 früktoz, yüzde 50 glikozdur ve tabii ki zararlıdır ama mısır şurubu şerbeti yüzde 80 früktoz yüzde 20 glikozdur. Emilmesinden başlayıp tüketimine kadar vücuda yaptığı tahribatın hesabı yok.
Emilmesinden başlayalım.
Emilirken ince bağırsakta o kadar enerji sarf ediliyor ki, bağırsakta kolit oluşuyor. Son yıllarda kolit o kadar çok arttı ki, tamamen mısır şurubuna bağlı. Sonra karaciğere geliyor, karaciğerde normal glikoz, glikola çevrilirken mısır şerbeti hiçbir şeye çevrilmiyor, direk trigilesid olarak yağ oluşturuyor. Ve şu anda kime karaciğer ultrasonu yapsanız 1. Veya 2. derece karaciğer yağlanması var. Bu nedenle artık literatürde çok belirgin bir isim var: “Alkole bağlı olmayan siroz” terimi var. Mısır şurubu şerbetinin pankreas kanseri de yaptığı şeklinde çok ciddi yayınlar var. Siroz ve pankreas kanserinin birinci neden nişasta bazlı şeker.
Dahası, mısır şurubu Tip 2 diyabet de yapıyor çünkü insülin mekanizmasını tamamen bozuyor. Bu hastalığın son yıllarda bu kadar artmasının nedeni tamamen nişasta bazlı şeker.
Çocuklarımızı korumalıyız…
Nişasta bazlı şeker, büyüme hormonunu geriletiyor. Çocuklardaki büyüme geriliğinin, o kısa boyunlu, kısacık bacaklı olan çocukların sebebi tamamen mısır şurubu şerbeti. Kız çocuklarda görülen Polikistik Over’in sebebi tamamen mısır şurubu şerbeti. Yaşlılarda Alzheimer yapıyor. Ama genç yaşlı herkeste obezitenin kesin nedeni, çünkü doymayan insanlar yaratıyor. Mısır şurubu şerbeti ile yapılmış bir tatlı yediğiniz zaman doymazsınız. Benim annem küçükken bize bayramlarda baklava yapardı, iki dilim yer doyardık. Şimdi dışardan bir kutu baklava alın, hepsini yersiniz yine de doymazsınız. Çünkü doyma hormonumuz olan leptini, mısır şurubu ile inaktif hale getiriyor.
Marketlerde durum…
Hazır satın alınan; bisküvi, kolalı içecekler, şekerlemeler, çikolata, gofret, hamur işi tatlılar, hazır pasta ve keklerde, meyve suları, dondurma, reçel, jöle, marmelat, helva, sütlü tatlılarda mısır şurubu şerbeti kullanılıyor. Ve maalesef marketlerde, ürünlerin üzerinde “mısır şurubu şerbeti kullanılmaktadır” ya da “kullanılmamaktadır” yazmıyor. Bir ürünün içinde mısır şurubu şerbeti varsa g37, g40, g85, g50, m38 yazıyor ve kanunen sorumluluğunu yerine getirmiş oluyor. Peki bu içerik size bir şey ifade ediyor mu, tabii ki hayır. Şu an mısır şurubu şerbeti bazlı ürünler piyasanın yüzde 30’una ulaştı ve kotanın önü açık. Endüstrinin mısır şurubu şerbetini tercih etmesi maliyetinden ve raf ömrü uzunluğundan dolayı çok normal, ama bizim sağlığımız ne olacak? Evde bir baklava yapın ve koyun dolaba, üç gün sonra kristalize olur ve doğrusu budur. Ama dışarıdan alın bir baklava masanın üstüne koyun, 10 gün sonra aynıdır, ne kristalize olur ne de bozulur.
Böyle bir şey sağlıklı olabilir mi? Bu nedenle artık annelere diyoruz ki sakın çocuklarınıza sokaktan endüstriyel tatlı almayın, evde kendiniz yapın. Dahası, toplum baskısı yaratmak zorundayız. Baklava alacağımız zaman satıcıya ne şekeri kullandığını sormalıyız…