Kişinin bir yakını madde kullanıyor ise, bu konuda ne yapılabileceği iki ayrı düzlemde ele alınabilir. Birincisi anne ve babalar, ikincisi ise arkadaşlar.
Genellikle aileler çocuklarının madde kullandığını öğrendikleri an büyük bir şok geçirirler. Geçirdikleri bu şokun altında birçok etken vardır. Çocuklarından büyük beklentileri olan, çocukları için bir gelecek düşleyen anne baba, bir anda ciddi bir hayal kırıklığı yaşamaya başlar. bütün düşleri, umutları, planları yok olmuştur. Çocuğu kendisine ve anne babasına bunu nasıl yapmaktadır? Ardından çevre baskısını düşünmeye başlarlar. Çevredeki diğer insanlar, arkadaşlar, yakınlar ne düşünecektir? Onlara bu durumu nasıl anlatacaktır? Anne baba kendini de suçlamaya başlar. Bu duygu giderek bir öfkeye dönüşür. Kendine ve çocuğuna duyduğu öfke, gösterilen ilk tepkidir. Kimi zaman anne ve babalar durumu kabul etmek istemeyebilir. Bunu bir sorun olarak algılamayabilir. Onun bir bağımlı olduğunu ya da olabileceğini düşünmez, ona konduramazlar. Söz konusu durumu bir anlamda inkar ederler. Tüm bu nedenlerden dolayı, olayın öğrenilmesini takiben soğukkanlı davranabilmek olayın bütün gidişini etkileyip, değiştirebilir.
Sakin olmak, iyice düşünmek ondan sonra harekete geçmek doğru olacaktır. Anne baba önce kendini suçlamaktan vazgeçmelidir. Ebeveynin kendini suçlaması, kendine ve çocuğuna karşı öfkeye dönüşebilir. Unutulmamalıdır ki, madde kullanımı ne kadar erken tespit edilir, ne kadar erken bu sorun ile yüz yüze gelinir ise, kişiye o kadar çok yardım edilebilir. Öncelikle genç madde etkisi altında iken tartışmaya girilmemelidir. Tamamen ayılması, kendine gelmesi ve düşünebilecek, olanları muhakeme edebilecek düzeye gelmesi beklenmelidir. Madde etkisi altında sağlıklı bir tartışma olması imkansızdır.
Bu dönemde bir iletişim sorunu ortaya çıkabilir ve sonrasında bununla başetmek çok güç olabilir. Konuşmaktan çekinmemeli ve konuşmaktan çekinmediğini ebeveyn belli etmelidir. Konuşmaktan korkmak sorunu çözmeyi değil, ertelemeyi getirir. Kuşkular ve nedenleri anlatılmalı, gencin kendisini anlatması için cesaret verilmelidir. Anne baba, destek ve yardımcı olduğunu, bu amaçla konuyu konuşmak istediğini belirtmelidir. Ancak konuşurken karşısındakini korkutmamak gereklidir. Tartışma sırasında genç korkutulur ise, yalan söylemek zorunda kalabilir. Örneğin, “eğer madde kullandığını duyayım seni öldürürüm, bacaklarını kırarım” ya da “eğer madde kullanıyor isen, ailemizi mahvedersin, annenin ölümüne yol açarsın” gibi yaklaşımlardan kaçınılmalıdır. Tartışmaktan ve kendini anlatmaktan çekinebilir. böyle bir durumda anlaşılmadığını düşünecektir. Madde kullanmakta haklı olduğu düşüncesi uyanacaktır. Baskı altında kalması tekrar maddeye yönelmesine yol açabilir. Karşılıklı konuşmak kadar, birbirini dinlemekte çok önemlidir. Özellikle genç kendisinin dinlendiğinin, kendisine önem verildiğinin farkına varmalıdır. Onu anlamaya çalışmak çok zor ama gerekli bir uğraştır. Bu noktada anne babanın kendini gencin yerine koyması ve onun yaşadıklarını, hissettiklerini ve düşündüklerini anlayabilmesi önemlidir. Olaylara sadece kendi açısından bakmak, geçmişte yapılan hatalara devam etmektir. Karşısındaki insanın sınırlarına girmeden ve onun özgürlüklerini ve en önemlisi varlığını yadsımadan onu anlamak çözümdür.
En çok yapılan hatalardan biri onu yargılamaktır. Madde kullanması, davranışları, daha önce söyledikleri, yaşadıkları bir anda yargılanmaya başlar ve hemen oracıkta bir mahkeme kurulur. Yer ve zaman mahkeme (!) kurmak için uygun değildir. Amaç hızla sorunun üstüne gitmektir. Çözüm için ne yapılması gerekiyor ise o yapılmalıdır. Hesaplaşma sonraya, hatta çok sonraya bırakılmalıdır. Sorun anlaşıldıktan, karşılıklı iletişim ve güven sağlandıktan sonra sıra ne yapılacağına gelmiştir. İşte bu noktada onun fikri sorulmalıdır. Maddenin kendisinden götürecekleri iyice anlatılmalıdır. Ancak aile her ne olursa olsun, her zaman onun yanında olacağını belirtmelidir. Maddeyi bırakması istenmelidir. Bağımlı kişilerin maddeden kurtulmanın mümkün olmadığına dair bir inançları vardır. Bırakmak ve kurtulma çabasından çekinirler. Çünkü çok zahmetli bir iştir. Yapılması gereken bağımlının tüm yaşamını değiştirmesidir. Bu nedenle kişi cesaretlendirilmelidir. Soruna bir çözüm bulunabileceği anlatılmalıdır. İlk başta bir tedavi kurumuna başvurmak istemeyebilir.Özellikle hastanede yatmak ve bağımlı olarak etiketlenmekten korkabilir. Ancak, profesyonel bir sağlık personeline danışılması soruna birçok yeni açılım getirecek, bazı noktalardaki gölgeleri ve kuşkuları yok edecektir. Israrlı bir tutum takınmak gerekli olabilir. Ancak bu bıktırıcı değil, özendirici olmalıdır.
Aile ile daha önce yaşanan çatışmalar var ise, bunları unutmak, en azından şimdilik kaydı ile ertelemek gence bir tür ödül gibi olacak, madde sorununa odaklanmak ise sorunun önemini vurgulayacaktır. Eğer kişi kullanmayı bıraktıysa onu sürekli bir suçlu gibi izlemek, potansiyel bir tehlike olarak değerlendirmek, geçen günleri sık sık gündeme getirip onu suçlamak büyük hatadır. Tekrar başlaması için zemin hazırlamaktır. İzleme özen ve dikkat gösterilerek sessizce ve gencin onurunu kırmadan yapılmalıdır. Tam olarak bağımlılık gelişti ve kişi tedavi olmaya ya da bırakmaya niyetlenmiyor ise onu artık zorlamak iyi olacaktır. Bu zorlama, zor kullanarak onu tedaviyi götürmek anlamında değildir. Onun imkanlarını, seçeneklerini daraltmak, gösterilen hoşgörünün sınırlı olduğunu hissettirmek, indirek baskı yöntemleri kullanmak çoğu zaman kişiyi tedaviye zorlar. Bunların ötesinde daha fazla birşey yapmak,kişiye herhangi birşey kazandırmayacaktır. Kendi istemediği takdirde, kimse bağımlı kişiye madde kullanmayı bıraktıramaz. O kendi sorumluluğunu almadığı sürece, başkalarının onun sorumluluğunu onun yerine üstlenmesi çözüm yaratmaz. Aksine sorun giderek karmaşıklaşır. Bu nedenle kişinin kendi sorumluluğunu üstlenmesini sağlamak iyi bir seçenektir. Kendi başına ve kendi isteği ile bırakması, tekrar başlamasını da engelleyecektir. Gençler arasında yapılan bir hata ise, arkadaşını maddeden kurtarmak için kendini ateşe atma davranışıdır. Birçok kişi madde kullanan arkadaşını bu sorundan kurtarmak ister. Onun sorundan uzaklaşması için yapması gerekenden ve yapabileceğinin üstünde çaba göstermeye başlar. Kimi zaman o kadar yakınlaşır ki kendisi de madde kullanmaya başlar.
Bu durumlar klinik pratikte sıklıkla gözlenmektedir. Bu nedenle, madde kullanan kişiye yaklaşılırken kişi kendi sınırlarını zorlamamalı, sorunu tek başına çözebileceği inancına kapılmamalı ve yardım istemelidir. Kişinin ailesinden ya da sağlık kuruluşlarından istenecek yardımdan kaçınılmamalıdır